19 Ağustos 2017 Cumartesi

Mehmet Ali Paşa ve Nazım Hikmet




1827 yılında Almanya’nın Magdeburg şehrinde bir müzik öğretmeninin bebeği dünyaya gelir (Karl Detroit). Baba ve anne devamlı kavga ettikleri için, küçük çocuk akrabaları tarafından yetimhaneye yerleştirilir.
 Çocuk 12 yaşına geldiğinde bütün arkadaşlarının uyuduğu bir gece yarısı çarşafları birbirine dolayarak yetimhaneden kaçar ve Hamburg’a gider. Büyük bir liman şehri olan Hamburg’da bir gemide miço olarak çalışmaya başlayan Karl Detroit, bütün Akdeniz’i gezip, Marmara denizinden boğaza giriş yaparken gemiden Kız Kulesini görür ve denize atlar. Kız Kulesine doğru yüzmeye başladığı sırada yakalanan çocuk Sadrazam Âli paşanın (şair) yanına götürülür.
Sadrazam sorar; ‘Neden kaçtın ülkenden?’Karl Detroit cevap verir: ‘Dayak vardı orada, şiddet vardı bıktım kaçtım’‘Peki ya neden onca yol geldin onlardan birinde değil de İstanbul’da atladın denize?’ Diye sorar sadrazam. Kız kulesini gördüğünü söyler Karl Detroit ve ‘ben o kuleyi çok sevdim’ der.
 Bir zaman sonra, Almanlar çocuğu geri ister, fakat Sadrazam Âli paşa ‘geri alamazsınız, o artık benim oğlum’ der. Karl Detroit’in adını değiştirerek Mehmet Ali koyar ve askeri okula yollar Sadrazam Âli paşa. Aldığı eğitimin ardından Kırım harbine katılan Mehmet Ali, paşa ünvanını alır. O artık sığındığı ülkenin bir Paşasıdır! 1878 Berlin anlaşmasına giden heyetin içinde yer alan Mehmet Ali paşa, doğduğu ülkeye geri gelmiştir fakat, artık o bir Osmanlı Paşasıdır.
 Almanya’dan İstanbul’a dönerken Arnavutlukta yolunu kesen eşkıyalar tarafından öldürülen Karl Detroit yani Mehmet Ali, arkasında 4 kız çocuk bırakır. Bunlardan biri Leyla Hanım’dır. Bu Leyla Hanım’ın da Celile isminde bir kızı olur. İlk Türk ressamlarından olan bu Celile Hanım’ın da bir oğlu olur ve hepimizin çok yakından tanıdığı o küçük bebek dünyaya gelir. Zaman geçer büyüyen bu bebek, Türk edebiyat tarihine adını Nazım Hikmet olarak yazdırır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...