Bir
odaya sekiz maymun koymuşlar.
Odanın
tam ortasında, tavandan sarkan bir muz demetine uzanan bir merdiven duruyormuş.
Ne
zaman içlerinden biri merdivene tırmanmaya kalksa, hepsinin üzerine buz gibi su
püskürtülüyormuş.
Bu
deneyim o kadar rahatsız ediciymiş ki, kısa sürede maymunlar bir refleks
geliştirmiş:
Her
kim merdivene yaklaşsa, diğerleri onu yakalayıp dövüyor,
çünkü
yeniden o soğuk suya maruz kalmaktan korkuyorlarmış.
Çok
geçmeden, sekiz maymundan hiçbiri merdivene bakmaya bile cesaret edemez olmuş.
Derken,
araştırmacılar orijinal maymunlardan birini alıp yerine yeni birini koymuşlar.
Yeni
gelen maymun, tavandan sarkan muzları fark etmiş ve şaşkınlıkla çevresine
bakmış:
“Neden
kimse o güzel muzları almıyor?” diye düşünmüş.
Dayanamamış,
merdivene doğru yürümüş.
Tam
tırmanmaya başladığı anda diğerleri üzerine atlamış,
onu
hırpalamışlar, dövmüşler.
Yeni
gelen şaşkınmış.
Neden
böyle davrandıklarını anlamamış ama dersini çabucak öğrenmiş:
Merdivene
yaklaşılmaz.
Bir
süre sonra, ikinci bir maymun daha yenisiyle değiştirilmiş.
Yeni
gelen de doğal olarak muzlara yönelmiş.
Ama
daha merdivene elini uzatmadan,
diğerleri
–aralarında daha önce dövülmüş yeni maymun da dahil–
hep
birlikte ona saldırmışlar.
Zamanla,
maymunların hepsi teker teker değiştirilmiş.
Sonunda
odada hiçbiri kalmamış.
>Yeni
sekiz maymunun hiçbiri,< o buz gibi
suyla ne olduğunu hiç yaşamamış.
Hiçbiri
cezayı bilmiyor, nedeni hatırlamıyormuş.
Ama
içlerinden biri merdivene yaklaşacak olsa,
diğerleri
bir an bile tereddüt etmeden onu dövüyormuş.
İşte
böyle doğar gelenekler…
Ve
işte böyle sürer KÖR İNANÇLAR, ÖNYARGILAR.
Bir
davranışı, bir geleneği, bir yargıyı benimsemeden önce dur ve düşün.
Gerçekten
nedenini biliyor musun?
Yoksa sadece herkes öyle yaptığı iç